Ölüm Gerçekliği ve Benliğin Hazırlığı
Yazar: Ercan ATAY | 06/09/2020 | Yorum Sayısı: 0 |
Doğum, yaşam ve ölüm… Bugün biraz ölümden bahsedelim; herkesin görmezden geldiği ama hayatta bir şekilde karşılaştığı ve çoğunlukla üzüntü hissettiği bir gerçeklik. Ben ilahiyat mezunu değilim ve konum da din ve dinler üzerine değil. Tamamen “benlik” ve “ölüm” üzerine olacak. Bir sevdiğinizin ölümü değil, sizin ölümle ilgili yaşayacaklarınızdır.
Herkesin idealleri ve hedefleri var. Bazıları pes etmiş durumda, bazıları ise yeni başlamış. Ancak ölüm bazen geç, bazen erken geliyor. Hedeflere yaklaşamadan ya da onları tamamlayıp keyfini sürerken yakalıyor.
Peki, benliğiniz ölüme hazır mı?
Öldüğünüzde, sevdikleriniz sosyal ağ duvarınıza taziye mesajları yazacak. Dini inancınıza göre haklarını helal edecekler. Peki ya sonrası?
Ölümün nedenini araştıran nadir kişilerden biri oldum. Bir arkadaşım vefat ettikten sonra, 500 kişi başsağlığı dilerken sadece 1 kişi neden öldüğünü sormuştu. Yani, siz öldüğünüzde kimse gerçek nedeni bilmeyecek, sadece taziyelerle minnetlerini bildirecek.
Ölüm gerçekliktir ve varoluşun temelidir. Tüm canlılar bir gün ölümü yaşayacaktır. Ancak, ölüm her zaman kurtuluş ya da kader değildir.
Depremde zarar gören bir binada ölen kişi her zaman eceliyle ölmez. Cinayete kurban giden bir insan gibi o da birisinin ihmali yüzünden ölmüştür.
Eğer bedeninize iyi bakmazsanız, malzemeden çalan bir müteahhit gibi, bedeninizi olası bir hastalıkta sağlam kalmaktan (bağışıklığından) mahrum bırakırsınız. Böylece kendi bedeninizin katili olursunuz.
Kadercilik, tedbiri gevşetir. Tedbiri bilen ve sorgulayan bir insan, ölüme kaderi düşünen bir insandan daha hazırdır.
Unutmayın: Öldüğünüzde kimse sizin kadar düşünmeyecektir. Toprak altında kaldığınızda kendinizle baş başa kalacaksınız. O an, bir ömrünüzü başkalarının mutluluğu için harcadığınızı fark edeceksiniz.
Bu yüzden, kendinizi asla ihmal etmeyin.
Sağlıklı bir yaşam geçirmeniz dileğiyle…
Ercan ATAY 06.09.2020
Son Yorumlar